Anasayfa

EN ESKİ DİL: TÜRKÇE


Dünyanın en eski dillerinden biri Türkçedir. Türk dilinin yaşı ve tarihî derinliği konusundaki değerli incelemesinde Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, en eski Türkçe kelimenin 3035 yaşındaki ‘kıngırak’ olduğunu ifade ediyor. Hun Türkçesinden günümüze kadar gelen bu kelime, Türkçenin yaşını 30 yüzyıl geriye götürüyor.[1]
Prof. Dr. Talât Tekin[2], Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya gibi bilim adamlarının araştırmaları, Türkçenin çok eski bir dil olduğunu ortaya koyuyor.

Türkçenin
eskiliği konusunda, bir kısmı geçersiz ancak büyük çoğunluğu gerçeğe dayanan iddialar vardır. Bu tezleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Güneş-Dil Teorisi
: Türk dilinin eskiliğini ortaya koyan bu teori, aynı zamanda dünyadaki dillerin de Türk dilinden kaynaklandığını ve Türkçenin bütün dillerin kökü olduğu düşüncesini de işliyordu.[3] Daha sonra bu teorinin doğru ve tutarlı olmadığı anlaşıldı. Gene, Kâzım Mirşan ve Haluk Tercan ekolü, karbon testi uyguladıkları iddiasıyla Türk tarihinin M.Ö. 10.000’li yıllara kadar götürmektedir. Bu ekol, bütün kültürlerin temelinde Türk kültürünün bulunduğunu iddia etmektedir. Bu teoriler bilimsel olarak ispatlanabilmiş değildir.

2. Sümerce-Türkçe İlişkisi
: Türk tarihinin M.Ö. 3500 yıllarına kadar indiğini ve Sümerler ile Türklerin ilişkisini bilimsel şekilde ispatlayan değerli Türkolog ve dilbilimci Osman Nedim Tuna, 168 (veya 165) kelimenin Türkçeden Sümerceye verildiğini ilmî delilerle ispat etmiştir.[4] Bu durumda, şu anda dünyada en eski belgeye sahip dil Türk dilidir. Sümerolog Lansberger’e göre, Türkler, M.Ö. 3500 yılında Anadolu’nun güneydoğu bölgelerinde yaşamakta idiler.

3. Saka ve Hun Türkçesi
: Sözkonusu olan M.Ö. 10.000 yıllarına kadar uzandığı iddia edilen bir dil ise, tarihî dönemler itibariyle çeşitli tasniflerin yapılması tabiîdir. Türkçenin tarihin derinliklerinden bugüne uzanan dönem sınıflandırmalarında; önce hipotetik dönemleri ve ‘Ana Altay Grubu’nu gösterebiliriz. Bu dönem Orta Asya’nın en eski kültürlerini ihtiva eder. Bundan sonra ‘Ana Türkçe Dönemi’[5] gelir. Ana Türkçe Dönemi’ne özellikle Saka (İskit) ve Hun Türkçeleri incelenir. M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren devlet kuran İskitlerin, Prof. Dr. İlhami Durmuş’a göre dilleri Türkçedir.

Hunların
, özellikle Çin kaynaklarından faydalanılarak incelenen Türkçesi, ‘Ana Türkçe Dönemi’nin oluşumu bakımından önemlidir.
Özellikle M.Ö. 1050-256 yılları arasında, Çin’de 8 yüzyıl boyunca hüküm süren Çu (Chou) Devleti, Türk ve Çin dili ile kültürünün gelişmesinde tesirli olmuştur.

4. Eski Türkçe Dönemi
: Eski Türkçe Dönemine ‘Göktürk Dönemi’ de denilebilir. M.S. 552 yılında ‘Göktürk Devleti’ olarak kurulan İmparatorluk 200 yıla yakın hüküm sürdü. Göktürk Abideleri, Türklerin en büyük yazılı anıtlarıdır.
5. Eski Türkçe Dönemi’nden sonra, Uygurlar, Karahanlılar, Harezm ve Kıpçak Türkçeleri, Çağatay Türkçesi, eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Cumhuriyet Türkçesi dönemleri yaşanmıştır.

* * *

Yazı dili olarak da Türkçe, çeşitli yazı türleri ve alfabelerine göre en eski yazılardan biridir. M.Ö. 4. Yüzyılda İskitler döneminde yapılan Isık Kurganı’nda bulunan bir vazoda, Runik yazıları görülmüştür. Türklüğün en eski çağlarından itibaren Türkçe, binlerce yıl taşlarda yaşatılmış; damgalar, saymalı taşlar, kurganlar, balballar, yeryüzünün hemen yer yerinde Türk kültürünü temsil etmiştir. Orhun, Yenisey Abideleri ve yeni keşfedilen beyaz piramitler, bizim ayak bastığımız yerlerin işaretleridir.

Türk Milleti
, İslâmiyetle şereflendikten sonra alfabesini değiştirdi ve binlerce yıllık kültürünü İslâm Medeniyeti ile zenginleştirdi.

Bundan 1000 yıl önce, Doğu Karahanlı Türk Devleti’nin hakanı Muhammed Buğra Han’ın torunu, veliaht Hüseyin Çağrı Tigin’in oğlu, Karahanlı hanedanının şehzadesi Kâşgarlı Mahmut, dünyanın ilk modern sözlüğü olan ‘Divanû Lugati’t-Türk’ isimli eşsiz eserini kaleme aldı. Kaşgarlı Mahmut’un binlerce Türkçe kelimenin yer aldığı eserinde, hâlen kullandığımız ütü, mendil gibi kelimelerden tutunuz da ‘tanışma kuralları’na kadar birçok sözcük, Türklerin bin yıl önce yerleşik bir medeniyete sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca, binlerce Türkçe kelimenin bin yıldır aynı tazeliğiyle yaşadığını görünce, dilinizle, kültürünüzle ve milletinizle övünüyorsunuz.

* * *
Şimdi beraberce düşünelim: Günümüzün ‘lingua franka’sı (ortak yaygın dil) İngilizce, bizim Orhun Kitâbeleri (M.S. 725) ve ondan da 300 yıl sonra Türkçe sözlük (Divanû Lugati’t-Türk) yazılırken henüz dil olarak oluşmamıştı. Sadece İngilizce mi? Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça da henüz yoktu. Bazı diller de henüz yeni oluşmaya başlamıştı.

Antik dünyada, Sümerce, Hititçe, eski Mısır dili gibi artık kullanılmayan diller dışında, Eski Farsça, Soğdca, Çince, Sanskritçe, Latince ve eski Yunanca vardı. Bütün bu dillerin içinde sadece Türkçe, Arapça, Çince, biraz da Farsça, yaşayan diller olarak varlığını devam ettirebilmiştir.

Türkçe
, dünyanın en eski ve önemli dilidir.
 


[1] Osman Fikri Sertkaya, ‘Türk Dilinin Yaşı veya Türk Dilinin Tarihi Derinliği’, Yeni Türkiye, Sayı: 55.

[2] Talât Tekin, Hunların Dili, Ankara 1993.

[3] Şükrü Halûk Akalın, ‘Cumhuriyet Döneminde Türkçe’, Türkler, 18. Cilt, s. 37.

[4] Gürer Gülsevin, ‘Sümerce ile Türk Dilinin Tarihî İlişkisi’, Türkler, 1. Cilt, s. 437-459.

[5] Bilgehan Atsız Gökdağ, ‘Ana Türkçe Dönemi’, Yeni Türkiye, S. 55.